Tikrit Operasyonu’nun zayıf halkaları

Irak ordusunun Şii milisler ve kimi Sünni aşiretlerin desteğiyle Tikrit’e başlattığı dev operasyon üçüncü gününe giriyor.

Irak ordusunun Şii milisler ve kimi Sünni aşiretlerin desteğiyle Tikrit’e başlattığı dev operasyon üçüncü gününe giriyor. On binlerce askerin katıldığı dev operasyonun başarısına ilişkin kimi endişeler de bulunmuyor değil.

Başarılı olması halinde esas amaç olan Musul’un kurtarılması için test niteliğindeki Tikrit Operasyonu’na 30 bin kadar Irak ordusu askeri, Şii milisler ile bölgedeki Sünni aşiretlerin üyeleri katılıyor. Operasyonun ilk iki gününde Irak ordusu kısmen ilerlerken, bazı bölgelerde DAİŞ çetelerinin bomba ve intihar saldırıları gerçekleştirmesi nedeniyle ilerleme oldukça yavaş devam ediyor.

FARKLI GÜÇLERİN İTTİFAKI FAYDA GETİRMEYEBİLİR

Irak eski diktatörü Saddam Hüseyin’in memleketi olması ve Bağdat’taki Şii ağırlıklı hükümete karşı gelen kesimlerin yoğunluğu nedeniyle Tikrit’te DAİŞ’in yerel desteğe sahip olduğu tahmin ediliyor.

Tikrit Operasyonu’na yönelik değerlendirmelerde, operasyonun olası başarısızlığına yönelik üç önemli sorun öne çıkıyor. Bunlardan en önemlisi olarak da, DAİŞ’e karşı savaşan güçlerin farklı hedeflerle bir araya gelmiş olmaları gösteriliyor.

İRAN’IN VARLIĞI DAİŞ’E PROPAGANDA MALZEMESİ OLACAK

İran’ın operasyona katılan Şii milisleri ile Irak hükümetine verdiği destek ile operasyonun bir parçası. Devrim Muhafızları komutanlarından Qasım Süleymani’nin bizzat operasyona katılan Şii milisleri koordine etmesi, Tikrit’teki Sünni halka yönelik DAİŞ propagandasına da fırsat veriyor.

DAİŞ, mezhep çelişkilerini öne çıkarması nedeniyle de İran’ın müdahalesini bahane ederek, Tikrit’in Sünni halkının desteğini daha fazla arkasına almaya çalışıyor. Çeteler kendilerini ‘Sünni halkı İran destekli Şiilere karşı koruyanlar’ olarak lanse ediyorlar.

Şİİ MİLİSLER İLE SÜNNİ HALKIN KARŞI KARŞIYA GELME RİSKİ

Tikrit Operasyonu’nun zayıf ayaklarından biri olarak da yine Şii milisler içindeki bazı grupların daha önce insan hakları ihlallerine bulaşmış olmaları gösteriliyor. Kentin Sünni halkının Şii milislerin kazanmasından ve olası intikam eylemlerinden çekiniliyor.

Geçtiğimiz yıl kente yapılan bir saldırıda eski diktatör Saddam Hüseyin’in mezarı tahrip edilmişti.

Operasyonda ön saflarda yer alan Şii milisler ile Sünni halk arasındaki olası bir gerginlik veya eylemin Irak hükümeti ile Sünni müttefikleri arasındaki ittifaka ciddi zarar vermesi içten bile değil.

IRAK HAVA KUVVETLERİ KOALİSYON OLMADAN BAŞARABİLECEK Mİ?

Tikrit Operasyonu’nun zayıf halkalarından sonuncusu olarak da ABD ve diğer müttefiklerin aksine hava saldırılarını sadece Irak ordusunun yapması. ABD ve İran’ın etkinlik yarışında olduğu Irak’ta hükümet, DAİŞ hedeflerinin bombalanması için Uluslararası Koalisyon’a herhangi bir başvuruda bulunmadı. Hükümetin, ABD ve diğer koalisyon ülkelerine başvurarak, İran’ın tepkisini çekmek istemediği tahmin ediliyor. Zira ABD ve İran, Irak’taki DAİŞ tehlikesine karşı işbirliğini resmen kabul etmiyorlar.

Her ne kadar Rojava’daki kent savaşlarında ağır darbeler alsa da, DAİŞ çetelerinin uzun süredir yerleştikleri ve yerel halktan da eleman kazandıkları Tikrit gibi bir kentte çetin bir savaşın yaşanacağı tahmin ediliyor. Burada çetelerin sokak sokak, ev ev Irak birliklerine karşı durabileceği ve olası bir zaferi geciktirebilecekleri de düşünülüyor.

Operasyonun ilk iki gününde kent dışındaki bombalı eylemler ile kimi intihar bombacılarının saldırıları nedeniyle ilerlemede zorluk yaşanması, kent içindeki savaşın da oldukça çetin geçeceğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.