Koruma altındaki deniz alanlarının sadece üçte biri gerçekte korunuyor

Dünyadaki deniz koruma alanlarının (DKA) yalnızca üçte birinin biyolojik çeşitliliği korumak ve balık biyokütlesini artırmak için yüksek veya tam koruma düzeyine sahip olduğu tespit edildi.

DENİZ ALANLARI KORUMA

Uluslararası toplum, “30X30” olarak bilinen bir hedefle, biyolojik çeşitliliği yeniden tesis etmek için 2030 yılına kadar okyanusların %30'unu koruma altına almayı hedef olarak belirledi. 

Şubat 2023 itibariyle, dünyada okyanusların %8,2'sini kapsayan, ancak çok farklı koruma düzeylerine sahip 18.000 deniz koruma alanı bulunuyordu.

Perşembe günü Conservation Letters dergisinde yayınlanan bir çalışmanın Amerikalı, Fransız ve Portekizli yazarları, bu DKA'ların etkinliğini değerlendirmek için, DKA'ların toplam yüzey alanının %89,2'sini ve dünya okyanuslarının %7,3'ünü oluşturan en büyük 100 deniz koruma alanını inceledi.

Bu deniz alanlarının sadece üçte birinin (%35.7) yüksek ya da tam koruma altında olduğu ve bunun da dünya okyanuslarının yüzölçümünün %2.6'sını temsil ettiği sonucuna varıldı. Bu gerçeklik, 30x30 hedefinden çok uzak olunduğunu gösteriyor. 

Araştırmaya göre bu “korunan” alanların üçte biri (%36,9) endüstriyel balıkçılık gibi biyolojik çeşitliliğin korunmasıyla bağdaşmayan “son derece yıkıcı” faaliyetlere sahne oluyor. 

DKA'ların geri kalanı ya düzenlenmemiş ve yönetilmiyor ya da yetersiz korunuyor.

Çalışma ayrıca birçok ülkenin (Avustralya, Brezilya, Şili, Fransa, Güney Afrika, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, vb) deniz koruma alanlarının önemli bir bölümünü uzak bölgelerde ve denizaşırı topraklarda kurduğunu gösteriyor. 

Aslında, yüksek düzeyde korunan deniz alanlarının %62,4'ü uzak bölgelerde yer alıyor. 

Çalışmalarında bilim insanları, koruma düzeyi bilinmeyen veya yetersiz olan DKA'ların, özellikle de madencilik veya endüstriyel balıkçılığa izin verenlerin artık 30X30 hedefine dahil edilmemesini öneriyor. 

Ayrıca, DKA'ların daha iyi bir coğrafi dağılımını ve açık denizlerin korunmasına ilişkin uluslararası anlaşmanın (BBNJ olarak biliniyor) onaylanmasını savunuyorlar.